Madem ki toplumu oluşturan tüm bireyler biz eğitimcilerin tedrisatından geçiyor, o halde bu fırsatı çok iyi değerlendirmeliyiz. Onlara asıl vermemiz gereken eğitim insani yönlerini geliştirecek tutum ve davranışlar olmalıdır. Elbette ki bir meslek sahibi olmaları için akademik olarak öğrencileri yetiştirmemiz şart. Ancak bunun yanında asıl olan amaç insani yönlerini geliştirerek onları hayata hazırlamak olmalıdır.
Çünkü her insan kendisinden sonra bildikleri ile değil ne kadar iyi olduğu ile anılır. Ne güzel demiş Yunus “Yunus öldü deyu sala verirler / Ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez”. O halde insana özgü iyi olan her ne var ise çocuklarımıza aşk ile öğretmek zorundayız.
Ürüne ait yorum bulunmamaktadır.
Tarz-ı selefe takaddüm ettim
Bir başka lügat tekellüm ettim
Esrarını mesneviden aldım
Çaldımsa da miri malı çaldım
Fehmetmeğe sen de himmet eyle
Ol gevheri bul da sirkat eyle
Şeyh Galip
Zevkle okuyup istifade ettiğimiz ecdad eserlerinden, haberdâr olanların tekrar zevkini yaşaması, bunlara rastlamayanların da haberdar ve zevkiyâb olması için mütevazi çalışmalar yaptık. Sonra bunların; Yunus Emre’den, Ahmed Kuddusi’ye, Hüseyin Vassaf’dan Salih Baba’ya, Osman Kemâli’den Alvarlı Efe Hz. lerine. Safiye Erol, Halide N. Zorlutuna, Münevver Ayaşlı Hanımefendilere kadar birçok muteber ve mübarek zevatın kapsadığını gördük.
İsm-i şerifi geçenlere de rahmete, mağfirete vesile olması niyazıyla...
Geçmiş pencere önlerinde her daim sulanan bir çiçektir. Kurumasın diye gözünün içi gibi bakar insan. An gelir kokusunu duyar, kendinden geçer.
An gelir güzelliğine kapılır,
Derin deryalara, büyülü hülyalara dalar.
Yokluğun yolcusu insan yok sayamaz yaşanmışlıkları.
Yürürken geleceğe adım adım,
Ardında kalanları da sular çiçek gibi.
Sular ki, solmasın mazinin o güzel bahçesi.
Ve yeşersin yeniden sevinçleri, özlemleri…