Elinizdeki eserin birinci özelliği etnocoğrafya, diller coğrafyası,kimlikler coğrafyası,azınlıklar coğrafyası ve diasporalar coğrafyası konularının türkiyede ilk kez derli toplu bir araya getirilmiş olmasıdır.disiplinler arası bir perspektifte ele alınmış olan eserin ikinci özelliği ise tarih , coğrafya,sosyoloji,siyaset bilimi toplumbilimi , antropoloji felsefe demografi etnoloji, ve psikoloji gibi tüm sosyal bilim dallarına hitap etmesidir.bu nedenle bu bölümlerde okuyan öğrenciler veya bu bölümlerde çalışan meslektaşlarım için de bu eserin faydalı bir kaynak olacağını düşünmekteyim.elinizdeki kitabın hangi bilimsel-kültürel faydaları sağlayacağını ,bilim camiasında nasıl yankılanacağını ve okuyucuların beklentilerini ne denli karşılayacağını elbette zaman denilen sihirli kavram gösterecektir.
Emin ATASOY
Ürüne ait yorum bulunmamaktadır.
Çocuk edebiyatı, bireyin kimlik inşasında ve toplumsal değerlerin aktarımında önemli bir araçtır.
Devlet politikaları, çocuklara yönelik eserlerin seçiminde ve önerilmesinde belirleyici bir rol oynarken
bu süreçlerin ideolojik yönleri akademik literatürde yeterince ele alınmamıştır. Bu çalışma, özellikle Aile ve
Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından 2022 yılında yayınlanan “Çocuk Dostu Kitap Listesi”ni analiz ederek
çocuklara kazandırılmak istenen değerleri ve bu listenin Türkiye’nin kültürel politikalarıyla olan ilişkisini
değerlendirmektedir.
Kitap, Cumhuriyet Dönemi’nden günümüze kadar devlet tarafından oluşturulan çocuk kitapları listelerini
inceleyerek bu listelerde öne çıkan temaları belirlemeyi ve çocuk edebiyatı aracılığıyla hangi değerlerin ön plana
çıkarıldığını analiz etmeyi hedeflemektedir.Çalışma, devlet destekli kitap listelerinin yalnızca pedagojik bir
rehber olarak mı hazırlandığını, yoksa belirli ideolojik yönelimlerin bir yansıması mı olduğunu
sorgulamaktadır. Ancak araştırma, yalnızca ilköğretim düzeyine yönelik eserlerle sınırlı tutulmuş, daha küçük
ya da büyük yaş gruplarına hitap eden kitaplar kapsam dışı bırakılmıştır. Alana fayda sağlaması dileğiyle...
Prekaz Balkanlardan Göç Hikâyesi, altmış yıl boyunca kayıp olan teyzemin bulunmasının gerçek hikâyesidir. 1957 (Kosova / Priştine) babamın ve 1959 ( Kosova / Prekaz ) annemin göç hikâyelerinin birleşmesinden oluşan kitapta Balkan göçleri ve göçmenlerin duyguları anlatılmaya çalışılmıştır.
Arnavut kültürü tanıtılırken ırkçılık reddedilmektedir. Göç sonrasında ailemin yerleştiği Adapazarı’nda yaşadığımız mahalle ve konak hayatımızın yanında Tozlu Cami ve Uzunçarşı civarında geçen çocukluk hatıralarına yer verilmiştir. Kitapta tasavvuf geleneğimize ait değerlere işaret edilmiştir. Her ne kadar Kosova özelinde yazılsa bile, Bosna’dan Bulgaristan’a kadar olan coğrafyamızın genel kaderi anlatılmıştır. Sırpların Müslüman ve Türk düşmanlığına ait örnekler verilmiştir.
Yaşam tarzımı kökten değiştren fikirsel yolculuğuma örnekler verilmiştir. Kitabın sonuna ek olarak 1957 yılına ait göç vesikalarımız eklenmiştir.
Küçük dostum, bu kitapta belki kendinden bir parça bulacaksın belki yepyeni bir dünyanın kapılarını aralayacaksın. Ama en önemlisi; senin de bir hikâyen olduğunu fark edeceksin.
Hazırsan, gel birlikte sayfaları çevirelim…
Çünkü en güzel yolculuklar, bir “ilk cümleyle” başlar!
Sevgili anne ve babalar, mutfak çocukların 5 temel duyunun aktif hâle gelerek geliştiği en önemli yerdir. Erken çocukluk döneminde hikâye okuyarak dil gelişimine, sosyal duygusal gelişimine destek olurken mutfakta ekmek yaparak da psikomotor gelişimine destek olabilirsiniz.
Siz kabaran kabına sığmayan maya gördünüz mü?
Tüm mutfakseverleri bu keyifli yolculuğa bekliyorum.
Şu an kimsenin uğrak noktası olmayan, ziyaretçisiz kalmış
derinlerdeki o ıssız mağaralarda soluklanıyorum.
Diğerlerinin aksine burada hiçbir yerde olmadığım kadar da
huzurluyum.
Derinliklerde bir yerlerde, karanlıkta bulduğum sonsuz bir
aydınlığın, her geçen gün daha da değerini anlıyorum.
Ben Kale…
Bizler, bir süre önce hangi durumda olursak olalım,,
aramızdaki bağların koparılmasına cesaret dahi edilemeyen
bir topluluktuk.Şanımız yerküredeki tüm sularda yayılmıştı.
En karşı koyulması zor akıntılara, tüm tehlikelere, birlik
beraberlik nidalarıyla karşı koyan; hedeflerimiz uğrunda
herkesin canı pahasına yeşil kanatlarını gerdiği Mercan Kaya
Balıkları…
Hatalarımız da olmadı değil tabii. Tehdit olarak gördüğümüz
şeyleri hep sert dalgalarda veya suyun dışında aradık. Bazen
etrafımıza da bakmak gerektiğini, birer birer eksilmeye
başladığımızda anladık.
O gece ölümün eşiğinden tekerlekli sandalyeye oturarak döndüm.
Doğuşumdan bu yana yaşadığım tüm mutluluklar ve hüzünler tamamen benim yaşamam gerekenlerdi!
Tüm bu güzellikler adına yaşadım ve yaşamaya devam edeceğim ben.
“Her ne olursa olsun. Her ne yaşarsanız yaşayın;
hayat sizi kucaklamaya hazır.
Yeter ki, izin verin.”