Turizm coğrafyası açısından ülkemizin sahip olduğu potansiyel, turistlerin ihtiyaç duydukları her türlü aktivitelerin gerçekleştirilmesine cevap verebilecek durumdadır. Mevcut coğrafyanın sunduğu potansiyel değerlendirilerek, ülke ekonomisinin, dolayısıyla insanımızın hizmetine sunulması; başta hükümetlerin, turizm sektörünün ve turizmle ilgisi olan herkesin görevidir. Dünyanın en hızlı gelişen endüstrilerden biri olan turizm, sağladığı döviz ve istihdam imkanları yanında alt-üst yapı olanaklarını iyileştirilmiş olması ile de ülke kalkınmasında büyük önem arz etmektedir. Son yıllarda Türkiye’de turizm alanında büyük atılımlar gerçekleştirilmiştir. Sahip olunan tabii ve kültürel mirasın yanı sıra, turizm mevzuatındaki değişikliklerin de bu atılımda önemli katkıları olduğunu söylemek mümkündür. Diğer ülkelerdeki gibi Türkiye’de de turizmde yaşanan gelişmeler ve devletin turizm yatırımlarını desteklemesi sonucu, coğrafyanın sunduğu imkanların yoğun olarak kullanıldığını görmekteyiz. Turizm yatırımlarının genellikle kırsal alanlarda tabii doku içerisinde yoğunluk kazandığı ve bu alanlarda turizmin gelişme şansının yüksek olduğu gözlenmektedir. Çünkü turizm için deniz, güneş, kum ve yatak kapasitesinin yeterli olmadığı, herkesçe ifade edilmektedir. Bazı araştırmalar göstermektedir ki turistlerin, özellikle doğal yapısı çeşitlilik arz eden ve korunan ülkelerde, tatil, dinlenme, gezme-görme, rekreatif faaliyetlerle bulunmayı giderek daha fazla tercih etmektedirler.
Ürüne ait yorum bulunmamaktadır.
Araştırmanın iki temel çatı üzerine kurulduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, turizmi; biyolojide yüzyıllardır kullanılan ve bilimselliği kanıtlanmış taksonomi vasıtasıyla turizmi kapsayan-kapsanan ekseninde sınıflandırmak; ikincisi ise yukarıda bahsedilen kavram açımlaması ile bir türün anlamsal ayrıştırmasını yapıp oluşturulan “Hiyerarşik Turizm Taksonomisi” (HTT) modelindeki yerini belirmektir. Bu doğrultuda literatür taraması yapılmış, mevcut tanımlar epistemolojik olarak incelenmiş, turizm teorisinde çalışmaları bulunan akademisyenlerden birincil veri toplanmış, bu veriler nitel yönden analizlere tabi tutulmuş ve çalışma çıktısı olarak da Ek 1’de verilen özgün turizm sınıflandırma modeli (HTT Modeli) oluşturulmuştur.
“Turizm Endüstrisinin Makroekonomik Etkileri ve Politika Yönelimleri” adlı bu çalışma, turizm sektörünün global ekonomik düzeydeki etkilerini ve hükümetlerin bu alandaki karar alma süreçlerini irdeleyen kapsamlı bir araştırmadır. Asya-Pasifik bölgesindeki seçili ülkeler (Çin, Japonya, Hindistan, Güney Kore, Endonezya, Singapur ve Tayland) ve Türkiye örneğinde, turizm gelirlerinin ekonomik büyüme, enflasyon, cari işlemler dengesi ve istihdam gibi temel makroekonomik değişkenler üzerindeki etkileri ampirik bir yaklaşımla analiz edilmiştir.
Sonuçlar, turizm gelirlerinin bazı ülkelerde cari işlemler dengesi, ekonomik büyüme, enflasyon ve istihdam oranları üzerinde anlamlı ilişkiler oluşturduğunu, ancak diğer ülkelerde bu ilişkinin gözlemlenmediğini göstermektedir. Bu bulgular, turizmin ekonomi içindeki rolünü daha iyi anlayabilmek için önemli bir temel sunmakta ve ilgili ülkeler için stratejik ekonomi politikalarının şekillendirilmesinde rehberlik yapmaktadır.
Bu kitap, turizm ekonomisi ile ilgilenen akademisyenler, politika yapıcılar ve sektördeki profesyoneller için hem teorik hem de uygulamalı bir kaynak niteliği taşımaktadır. Ayrıca, turizm gelirlerinin ülkeler arası farklı etkilerini derinlemesine inceleyerek, gelecekteki politika geliştirme süreçlerine ışık tutmayı amaçlamaktadır.
Tarz-ı selefe takaddüm ettim
Bir başka lügat tekellüm ettim
Esrarını mesneviden aldım
Çaldımsa da miri malı çaldım
Fehmetmeğe sen de himmet eyle
Ol gevheri bul da sirkat eyle
Şeyh Galip
Zevkle okuyup istifade ettiğimiz ecdad eserlerinden, haberdâr olanların tekrar zevkini yaşaması, bunlara rastlamayanların da haberdar ve zevkiyâb olması için mütevazi çalışmalar yaptık. Sonra bunların; Yunus Emre’den, Ahmed Kuddusi’ye, Hüseyin Vassaf’dan Salih Baba’ya, Osman Kemâli’den Alvarlı Efe Hz. lerine. Safiye Erol, Halide N. Zorlutuna, Münevver Ayaşlı Hanımefendilere kadar birçok muteber ve mübarek zevatın kapsadığını gördük.
İsm-i şerifi geçenlere de rahmete, mağfirete vesile olması niyazıyla...