Bu dereceye ermek için son peygambere ve son kitaba inanmak ve ibadetlerin reisi olan, namaz ve sadakaya önem vermekle olacağını hem Kur’ân, hem de efendimiz (sav) bildiriyor. Evet.
Namaz, sadaka ve infak. Yani Allah’a ve onun kitabı olan Kur’ân’a inandıktan sonra olmaz ise olmaz üç şey -zinhar lazım ve gerekli- nedir o? Namaz, sadaka ve infak. Şimdi bu iki iş çok önemli, neden?
Kur’ân’ı Kerîmde 86 yerde, Allâhu Teâlâ namaz ile sadakayı beraber emir ediyor. Bakın! Daha ilk surenin Bakaranın 3. ayeti kayba imandan sonra, namaz ve sadaka gelir. Şimdi dikkat, bu 3 ibadet şekli: biri var diğeri yoksa Allah korusun, üçü de kabul olmayacağını efendimiz (sav) haber veriyor. Adama bakıyoruz, bedava namazı kılıyor. Hatta beş vakit camide kılıyor. Fakat iş sadakaya gelince zekâta gelince infaka gelince hayır ve hasenata gelince adamın eli cebine gitmiyor. İşte bu adamın namazı kabul olmuyor. Bunun aksine, böyle namaz yoksa zekâtı, sadakası, infakı kabul olmuyor. Bu durumlar hakkında efendimizden (sav) sahih rivayetler var. Allah korusun! O verdiği zekât, sadaka ve infak Allah katında makbul olmuyor. Bu kıyas bizim kafadan attığımız bir kıyas değildir. Efendimizin (sav) sözleridir.
Ürüne ait yorum bulunmamaktadır.
İbn Arabi hakkında çoğunlukla yabancı kökenli kesimlerin yazmış olduğu eserler olmakla beraber, bu kitaplarda genellikle İslam dininin inanç, ibadet, hukuk ve ahlaki bütünlük göz ardı edilerek sadece ahlaki boyutu olan ve fikirleri için ise genellikle vahdet-i vücut düşüncesi gündeme getirilen ve olağanüstü bazı meziyetler atfedilen bir şahsiyet olarak tasvir edilmiştir. Akademi camiasında ise genellikle fikirleri üzerinde yoğunlaşılmasından dolayı halka ve gençlere hitap eden bir tarafı bulunmamaktadır. Bazı yazarların yazdıkları kitaplarda yabancı yazarlardan ve fikirlerden etkilendikleri görülmüş ve sahih olmayan bazı görüşlerin ona isnad edildiği anlaşılmıştır. Bu kitabın gençlere, halka ve İbn Arabi’yi tanımak isteyen akademik camiaya da hitap eden bir tarafı olmasından dolayı revaç göreceğini zannediyorum.