Türkiye’de sendikal örgütlenme oranları, iş kolları bazında incelendiğinde Konaklama ve Eğlence İşleri İş Kolunun, sıralamada en sonlarda yer aldığı görülmektedir. Sektörün kendine özgü koşulları, istihdamın yapısı, işverenlerin konuya yaklaşımları, turizm çalışanlarının sendikalı olmaması/olamamasında etken faktörler olarak gösterilmektedir. Bu araştırma, turizm çalışanları arasında sendikal örgütlenmenin mevcut tablosunu ortaya koymak, problemi bütün paydaşları çerçevesinde irdelemek amacıyla yapılmış olup veriler, karma araştırma yöntemlerinden yararlanılarak elde edilmiştir. Bu amaç çerçevesinde, şehir otellerini temsilen İstanbul’da, sayfiye otellerini temsilen de Antalya’da faaliyet gösteren dört ve beş yıldızlı otellerde çalışmakta olan iş görenlerden anket uygulaması ile veriler toplanmıştır.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, konaklama işletmesi çalışanlarının, sendika üyesi olma konusunda yeterince istekli olmadıkları, sendika ve sendikacılara yönelik güven eksiklikleri olduğu ortaya çıkmıştır. Sendika yöneticileri bu iş kolundaki düşük sendikal örgütlenmenin daha çok sektör sermayedarlarının tutumlarından kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Sektör işverenlerinin ve profesyonel otel yöneticilerinin ise, mevcut sendikal yapının değişmesi, sendikaların sektörün gerçeklerini anlaması durumunda sendikal örgütlenmeye sıcak bakabilecekleri görülmüştür.
Ürüne ait yorum bulunmamaktadır.
Kapadokya; sahip olduğu doğal, kültürel, tarihi ve dini değerleri ile her yıl dünyanın pek çok yerinden binlerce turisti ağırlamaktadır. Bir kültür turizmi rotası olan bu coğrafya, sahip olduğu peri bacaları, yeraltı şehirleri, kaya kiliseleri, ikonaları ile turistlerin ilgisini çekmektedir. Türkiye’nin önemli bir tarihi ve kültürel mirası olan Kapadokya turistlerin adeta geçmişe yolculuk yaptıkları bir destinasyondur.
Bu kitapta okuyuculara Kapadokya’nın coğrafi yapısı, tarihi, yeraltı şehirleri, kaya kiliseleri, ikonaları, Kapadokya’da Hristiyanlığın gelişimi ve manastır yaşamına ilişkin bilgiler sunulmaktadır.
Turizm coğrafyası açısından ülkemizin sahip olduğu potansiyel, turistlerin ihtiyaç duydukları her türlü aktivitelerin
gerçekleştirilmesine cevap verebilecek durumdadır. Mevcut coğrafyanın sunduğu potansiyel değerlendirilerek, ülke
ekonomisinin, dolayısıyla insanımızın hizmetine sunulması; başta hükümetlerin, turizm sektörünün ve turizmle ilgisi olan herkesin görevidir. Dünyanın en hızlı gelişen endüstrilerden biri olan turizm, sağladığı döviz ve istihdam imkanları yanında alt-üst yapı olanaklarını iyileştirilmiş olması ile de ülke kalkınmasında büyük önem arz etmektedir. Son yıllarda Türkiye’de turizm alanında büyük atılımlar gerçekleştirilmiştir.
Sahip olunan tabii ve kültürel mirasın yanı sıra, turizm mevzuatındaki değişikliklerin de bu atılımda önemli katkıları
olduğunu söylemek mümkündür. Diğer ülkelerdeki gibi Türkiye’de de turizmde yaşanan gelişmeler ve devletin turizm yatırımlarını desteklemesi sonucu, coğrafyanın sunduğu imkanların yoğun olarak kullanıldığını görmekteyiz. Turizm yatırımlarının genellikle kırsal alanlarda tabii doku içerisinde yoğunluk kazandığı ve bu alanlarda turizmin gelişme şansının yüksek olduğu gözlenmektedir. Çünkü turizm için deniz, güneş, kum ve yatak kapasitesinin yeterli olmadığı, herkesçe ifade edilmektedir. Bazı araştırmalar göstermektedir ki turistlerin, özellikle doğal yapısı çeşitlilik arz eden ve korunan ülkelerde, tatil, dinlenme, gezme-görme, rekreatif faaliyetlerle bulunmayı giderek daha fazla tercih etmektedirler.